16 Ağustos 2007 Perşembe

çarşaf ve sonsuz işaretler dizisi.


Bugün otobüste iki sıra önümde çarşaflı bir kadın oturuyordu. Ben bindiğimde otobüste değildi, ne ara gelip oturdu,bilmiyorum. O yöne bakmama rağmen farketmemişim. A, bu arada bu türban veya -nasıl bir sorunsa o- türban sorunuyla alakalı bir yazı değil, söyleyeyim. Kimin vücudunu nasıl örttüğü beni ilgilendirmiyor, kadının vücudunu politikaya bile sokup, kadın vücuduna birşeyler sokulmasını engellemek için her cephede, sağında solunda, bu kadar uğraşılması asıl sorun bence. Türbanlı erkek diye bir şey de var,örtülü ödenek gibi oldu, ama nedense hep kadınlar üstünden, kadın bedeninden beslenen siyasal bir söylem var. Bunu hangi siyasi görüş yaparsa yapsın çirkin. Kadınları açalım,kadınları kapayalım. Aç kapa aç kapa artema. İşi zevzekliğe vurdum ama bak konu yine döndü dolaştı. Ben çarşafı bir imleç olarak inceleme fırsatı buldum bugün. Arkadan baktığımda,pencereden giren rüzgarla beraber dalgalan siyah bir kumaştan başka birşey görülmüyordu, ben de şöyle düşündüm. Çarşaf içindekini tamamen kapatıp,kaplıyor. Öyleki hareketleri bile kimsesizleştiriyor, iletişime dair ne varsa yolunu kesiyor. Bunun ilginç bir yönü de var, fark siliniyor. Yani lise üniformasının sınıf farklılıklarını sildiği yönündeki garip iddia gibi bir iddiada bulunmak değil derdim. Ama düşünsenize. Hiç farkedilmeden,bilinmeden herkesin arasında yürüyebilmek ne kadar sıvılaştırıcı. Kocaman siyah bir sonsuzluğun bir damlası gibi süzülmek. Kendinize dair ne varsa görselde dilsizleştirmek. Bunu "kötü" olarak nitelendirdiğimden değil, bu yönde düşünmedim ama burdan bakınca çok farklı tınladı zihnimde. Çarşafı giyenin taşıdığı tüm bu hali çarşafa "ters" bakan kendi başına yüklenmiyor mu? Yani kemalist bir taraftan bakan herkes, çarşafın kadını kimliksizleştirdiğinden dem vuruyor, değil mi? Bunu yaparken aynı zincirleme tekrarlanmış olmuyor mu? "Karafatma" ya da "Karaçarşaflı" denildiğinde neden o örtüye referansla konuşuluyor, eğer içindekini "salıvermek"se dert? Bu durumda çarşafın içindeki önemini yitirmiş olmuyor mu, eğer tüm dert kabuğunu soyuvermekse? Çarşaf,türban, bunlar gerçekte neyi imliyor? Bir dilbilgisi haritasında yeri zamir olacaksa, bu kadınları tam olarak neyden kurtarmış oluyoruz? Kimliksizleşmekten mi yoksa başka olumsuzlukların daha güvenli,daha kadıncıl olduğuna inanılan yeknesaklığına mı? Bence iş, otobüste içindekini merak ettiğimiz çarşafın yanında oturabilmekle başlıyor. (resim: memed erdener)

ps: yazıdaki betimlemelerin amacı kadının örtünmesini meşru kılmak ya da bunu estetize etmek değil, düşünce bulutunu aktarmaktır.

1 yorum:

blablabla dedi ki...

merhaba, o lise üniformasının eşitlikçi iddiası, özünde çarşaf için de geçerlidir diye söylemek istedim sadece. keza afganistandaki bukra filan da aynı şey, hatta eskiden örtünmek gibi şeyler de üst sınıfa ait olgularmış diye biliyorum. takıları, giysiyi, zenginlği de örtüyorsun çünkü bir yerde.