23 Ocak 2007 Salı

bilinç akışı blm 4/ stream of conscious ch 4 Sınıflandırma,Temizlik ve Ev Kadınları




Tasnif manyakları demişken;tam da yeri gelmişken okuduklarımızı kesiştirmemek olmaz.
Geçen sene soc 102de Mary Douglas'ın "Purity and Danger" adlı kitabının "Secular Defilement" (Dünyevi Kirlenme) bölümünü okumuştum,aklımda yer etmişti. Douglas, "kirli" ve "temiz" kavramlarının toplumsal oluşumlar olduğunu söylüyor. Neyin temiz neyin kirli olduğuna toplumsal yapılanma ve normların oluşturduğu sınıflandırma sistemi karar veriyor. Hijyen ise modernizmden sonra bu ayrıma getirilen bir haklı çıkarma. Birşeyin "yerinin dışında" olması onu doğrudan kirlilik ya da çöp ile bağdaştırmamıza neden olur. Dinin getirdiği sınıflandırmalar da hayatımıza böyle girmektedir. Hindulara göre pişmiş yiyecek kirlilik taşıyabilir, çiğ yiyecek her kast arasında dolaşabilir, başka bir kasttan birinin elinden geçmesi sorun değildir. Bizde ise çiğ yiyecek yıkanır, iyice temizlenir, hatta bazen ikinci kez öldürülene kadar pişirilir.
Baumann da "yabancı olmak"la ilgili yazısında aynı şeye değinmişti. YAbancı olarak sınıflandırdığımız kategoridekiler, gri bölgededirler; bizden değildirler ama bilinmez de değildirler. Onlara yabancı dememizin bir nedeni onları tasnif edecek kadar bilmemizdir. Yabancılar sınırların hassasiyetini ve kimliğimizin kurgusallığını gösterdiği için bizi rahatsız ederler. (en azından faşistleri rahatsız ettikleri bir gerçek.)

AÇ PARANTEZ: Hrant Dink'in cenaze töreninden sonra NTV'de yapılan oturumda sanırım Gazi Üni.'den bir hoca, ya da Arus Hoca emin değilim, Hrant Dink'in niye rahatsız edici olabileceğine dair ipucunun onun "ne bizden ne onlardan" olması nda olduğunu söylerken de tam bundan bahsediyordu. Hrant Dink'in yabancı olarak nitelendirilememesi bazı kafaların kaldıramayacağı kadar rahatsız edici olsa gerek. KAPA PARANTEZ!

İşte tüm bunları kesiştiren Cogito'da okuduğum bir yazı oldu.Taner Ay yazısında Night Porter/Gece Bekçisi filmi üzerine fikirlere yer vermiş. Gerard Dupont da şunları söylemiş ve herşeyi çok güzel özetlemiş:
"Himmler, bir hemşireyle evlenmiş bir tür ziraatçıydı.AÇ PARANTEZ: himmler kılıbıktı bu arada aklıma geldi de KAPA PARANTEZ.Toplama kamplarının, bir hemşireyle bir tavuk yerleştiricisinin ortak fantezilerinden fırlamış olduğunu kavramak gerek. Hastane artı tavuk kümesi: İşte toplama kamplarının ardındaki hayalet.Milyonlarca insan öldürüldü orada; toplama kampı denilen girişime karşı yönetilen suçlamaları geçersizleştirmek için söylemiyorum bunu, tersine tam da toplama kamplarını onlara atfedilmek istenen erotik değerlerin büyüsünden arındırmak için söylüyorum.
Naziler,kelimenin en kötü anlamıyla ev kadınıydılar. Ellerindeki bezler ve süpürgelerle ortalıkta koşuşturup duruyorlar ve toplumu,dışkı,toz ve pislik olarak gördükleri herşeyden arındırmaya çalışıyorlardı: haz düşkünlerinden,eşcinsellerden,Yahudilerden, kanları saf olmayanlardan,siyahlar ve delilerden. (...)" cogito kış-bahar 1996 "Şiddet"
Bir günde ne kadar çok çizgi çizdiğimizi düşünelim. Sonra Nazileri düşünmek kafa bozucu,evet. Ev temizliği,hijyen ve katliam yanyana can sıkıcılar.
Bir düşün.

ps: ev kadınları-SA ev hanımları-SS güzin abla-propoganda bakanı





Hiç yorum yok: